bugün

entry'ler (11)

bu memleketi sen mi kurtaracaksın

Hiç unutmam bu sözü. o zamanlar henüz lisedeydim. yaşıtlarımdan farklı olarak kitap okuyor, toplumsal olaylar, siyasal düşünceler ve felsefi konulara ilgi duyuyordum. bu alanda kendimi yetiştirmeye çalışırken bir şeylerin değişmesi gerektiğine ve bunun için mücadele etmenin erdemine inanıyordum. kendim gibi arkadaşlar bulmam çok zordu. hiçkimse bana benzemiyordu. insanların öncelikleri ve muhabbetleri çok farklıydı. çok uzaktılar bana. sıkılıyordum ama yalnızlığa alışmam lazım diyordum. ancak bir süre sonra bunalmaya başladım bu durumdan. çevremde birileri olmalıydı. konuşmaya, kendimi anlatmaya dostca arkadaşlıklar kurmaya ihtiyacım vardı. sonra arayan sefasını da bulur belasını da sözünü doğrularcasına buldum böyle birilerini. o zamandan bu zamana kadar da burnum boktan kurtulmamıştır ya o ayrı bir konu. neyse gel gelelim bu arkadaşlarla birlikte bişeyler yapmaya karar verdik. o dönem yapabileceğimiz pek bişey yoktu ama üniversite yılları hiçte öyle olmadı. halka açık paneller, film gösterimleri, çeşitli konularda derlenmiş broşürler ve kitapçıklar, gazete ve dergi yazılarımız, afiş ve bildirilerimiz, sloganlı yürüyüşlerimiz ve pankartlarımızla sesimizi duyurmaya birşeyler yapmaya çalışıyorduk. yaptığımız yasal yürüyüşlerden birinde babamla göz göze geldim. meğerse beni uzaktan izliyormuş. sonrasında yanına gittim ve baba oğul sakin bir yerde konuşmaya başladık. beni uzun uzun dinledi. birçok şeyden bahsettim ona. neden böyle olması gerektiğinden, halkımızın ve ülkemizin durumundan bahsettim, ne yapmak istediğimden ve nasıl yapacağımızdan. ideallerimden, hayallerimdem, memleketimin dağına, taşına, insanına duyduğum sevgiden, halkımın acılarının, tasa ve dertlerinin elem ve sıkıntılarının son bulması için çalıştığımdan her şeyden konuştum onla anlattım bir bir. kasketini çıkardı ve bir süre başı önde düşündü. kaşları çatık, güçsüz boğuk ama içten bir sesle gözlerimin içine bakarak, görmüş geçirmişliğin tüm acı tecrübeleriyle ve daha çok da hayıflanarak tek bir söz söyledi sonra.
- oğlum, bu memleketi sen mi kurtaracaksın?

insanın hoşuna giden şeyler

vazgeçilmesi zor olanlardır. okumaktır, düşünmektir, yürümektir, konuşmaktır, gülücüktür, sevgilidir... insana insanlığını hatırlatanlardır. koşmak, derin bir nefesle soluklanmak, yardım etmek, güneşe, denize ve bulutlara, aya, geceye ve yıldızlara bakmaktır. yaşamı iliklerinde hissettiren herşeydir...

ölmeden önce dinlenilmesi gereken türkçe şarkılar

grup yorum- sıyrılıp gelen.

Soluk bir ay dolanıyor
Kentin üstünde her gece
Her gece bilge bir gezgin
Tavrıyla adımlıyor yolunu
Güz yanığı
Bir durgun sessizlikle örtülü her şey
Ve yırtılmış bir tül gibi
Savrulup duruyor zaman
Suların sesini dinle şimdi
Ormanın fısıldayışlarını
Yarılıyor dağların göğsü
Bir aşkı dinlendirmek için
Ve gözlerin uzak yamaçlarda
Aranıp dururken bir şeyleri
Sessiz ve sakin beklemekte
Bekledikçe bileylenen yürek
Belli ki dağların, denizlerin
Ve göllerin üzerinden
Sıyrılıp gelmektedir seher
Belli ki yakındır
Belli ki yakındır doğayı
Ve hayatı sarsacak saat.

evlenme programında reddedilen erkek olmak

'yalnızlık zor' diyen küçük adamın korku dolu dünyasıdır, kabusudur.

fem dershaneleri

Fırat Eğitim Kurumları. genellikle muhafazakar ailelerin yine aynı tarzda olan kurumsal anlayışları dolayısıyla çocuklarını göndermeyi tercih ettikleri, benim ise burslu öğrenci olarak sadece bedava diye tercih ettiğim ve lise yıllarında bir sene takıldığım dershanedir. sınıflar kız ve erkek sınıfları olarak ayrı olsa da bazı başarılı öğrencilerin kızlarla aynı sınıfta olduğuna tanık olmuşluğum da vardır. öğrenci başarısı çok önemlidir. öğretmenleri öğrencilerle yakın diyaloglar kurmaya çalışırlar. ancak yine de üstünüzdeki ilgi alaka başarınızla doğru orantılıdır. ne yalan söyleyim çok sıkıcı bir dershanedir. en azından ben öyle hatırlıyorum.

800 tl maaşla çalışan adamın ekonomiyi övmesi

telefonunla övünürsün, içine kontür koyamaz, arkadaşına ödemeli atarsın. arabanla övünürsün, içine benzin koyamaz, toplu taşımaya binersin. ekonomiyi översin, 800 lira maaşla yaşamaya çalışırsın. bir garip tuhaflıklar ülkesidir Türkiyem, mantığın bittiği yerde başlar.

kışın buz gibi havada götüne kadar açan kız

her yerde görülmeleri olası değildir, zira kızlar gidecekleri yerin ortamına göre hazırlarlar kendilerini. bizim gibi her yerde pantolon, kazak, parke takılmazlar kışın. aura yani etkilidir kardeşim. kıçına kadar da açar başına kadar da. fri takılır bu kızlar, kafa olurlar. ha unutmadan soğuk havaya gelince, anlayışlı olun işte oğlum. varsa böyle bir arkadaşınız dışarda çok bekletmeyin. eve falan götürün, ısının ısıtın yau.

üniversitede profesöre küfür etmek

hergün yaptığım içten küfürlü susma eylemidir.

erkeklerdeki kadını mutlu etme çabası

mutlu olma çabasıyla eşdeğer davranış türü olup beyhude sonuçlarıyla abesle iştigal bir uğrası türü olduğu ortaya çıkmıştır. bir kadın bir erkeğin yanındaysa zaten o erkeğin yanında mutlu olduğu için ya da mutlu olacağına inandığı için oradadır, değilse uğraşmanın anlamı ne arkadaşım?

para nın yararları

aslında en büyük yararı çabuk tükeniyor olmasıdır. paran tükenirken gerçekte ne tükenir asla bilemezsin. belki biraz zaman, belki biraz hayal, belki bir nefes, belki de bir kadeh dolusu yaşam korkusu... bu çok kısa tükeniş sürecinde anan, baban, kardeşin, eşin, dostun, yoldaşın neymiş ne değilmiş anlarsın. hem de çok çabuk!

uyuyamamak

gündüz uyurlarının uykulu uykusuzluk problemi olup, uyutanların uyuduğu saatlerde uyuyamama durumudur.